Av. M. Enes ŞEN
SUÇLULARIN İADESİ (GERİ VERİLMESİ)
A-SUÇLULARIN İADESİ (GERİ VERİLMESİ)
Suçluların iadesi (geri verilme), yabancı ülkede suç işlemiş olan kişi hakkında suçun işlendiği yabancı ülke adli mercilerince yargılama süreci yürütülmesi ya da mahkeme kararı ile suçun sabit olması halinde cezasının infaz edilebilmesi için belirli koşulları sağlanarak talepte bulunan devlete kişinin iade(teslim) edilmesidir.
B-HUKUKUMUZDA SUÇLULARIN İADESİ
Suçluların iadesi kurumu, 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’nda düzenlenmekte olup madde 10/1’de şu şekilde tanımlanmaktadır;
MADDE 10- (1) Yabancı ülkede işlenen bir suç nedeniyle hakkında adlî merciler tarafından ceza soruşturması veya kovuşturması başlatılan ya da mahkûmiyet kararı verilen bir yabancı, talep üzerine, soruşturma veya kovuşturmanın sonuçlandırılabilmesi ya da hükmedilen cezanın infazı amacıyla talep eden devlete iade edilebilir.
Ayrıca bu kurumun yabancılar için uygulanabileceği ve vatandaşların yabancı ülkeye iadesinin söz konusu olmadığı Anayasa Madde 38 son fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir;
MADDE 38- …(Değişik son fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.
Ayrıca Türkiye, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesine (SİDAS) ve SİDAS’ın anılan 1, 2, 3 ve 4 nolu Ek Protokollerine taraftır.Bunun yanı sıra Türkiye, terör suçlarına ilişkin iade taleplerinde dayanılan Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi, Terörist Bombalamalarının Önlenmesine İlişkin BM Sözleşmesi ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair BM Sözleşmesi’nin tarafıdır.
C-SUÇLULARIN İADE EDİLMESİNİN ŞARTLARI
Suçluların iade edilmesi şartlarında, talep eden ve talep edilen devletler arasında çok taraflı veya iki taraflı bir sözleşme olması durumunda öncelikli olarak bu sözleşme hükümleri uygulanması gerekmektedir. Söz konusu uluslararası sözleşme hükümleri ile iç hukuk kurallarının çatışması halinde iç hukuk kuralları uygulanamayacaktır. Ancak uluslararası sözleşme olmaması halinde iç hukuk kuralları uygulanacaktır.
Suçlunun iadesinin için aranan koşullar şu şekildedir;
1. İadesi Talep Edilen Kişinin Yabancı Olması
Anayasa madde 38/son ve SİDAS madde 6’ya göre, Türk vatandaşlarının yabancı bir ülkeye iadesi söz konusu değildir. Bu nedenle öncelikle vatandaşlığın tespiti ile iadesi talep edilen kişinin yabancı olması gerekmektedir.
2. İadesi Talep Edilen Kişinin Fiilinin Her İki Devlet Hukukuna Göre Suç Olması
İadesi talep edilen kişinin yabancı ülkede işlemiş olduğu fiilinin suç teşkil etmesi gerekmektedir.Öncelikle belirtmek gerekir ki, söz konusu fiil iade talep eden ülke yasalarına göre suç teşkil etmemesi halinde iade talebi mümkün değildir. Bu ilke neredeyse geri verme hukukunda, aranmasında ittifak edilen unsurlardan birini teşkil
etmektedir. Bu şartın diğer bir adı da “çifte suçluluk” (double criminality) ilkesidir. Buna göre, suçlunun geri verilmesi için, geri verme talebine konu edilen suçun her iki devlet hukukuna göre de suç teşkil etmesi gerekmektedir. Aslında bir devletin kendi iç hukukunda suç teşkil etmeyen bir eylem açısından bu tedbirlere başvurduğunun kabulü, kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği ilkesine de aykırıdır. Bir devletin kendi hukukuna göre suçsuz saydığı bir kişiyi geri vermesi kendisinden beklenmemelidir.Geri verme,niteliği itibarıyla uluslararası adli yardımlaşmanın bir türü olduğuna göre, diğer adli yardımlaşmalarda olduğu gibi çifte suçluluk burada da aranmalıdır.
3. Eylemin Belirli Ağırlıkta Olması
Gerek iadeyi talep eden devletin ve gerekse kendisinden iade talep edilen devletin kanunlarınca en aşağı bir sene müddetle hürriyeti bağlayıcı mahiyette olan bir cezayı veya emniyet tedbirini veya daha ağır bir cezayı gerektiren bir suç olması veyahut da iade talebinde bulunan taraf devletin ülkesinde bir mahkumiyet hükmü veya tutuklama kararı verilmişse, verilen ceza en aşağı dört aylık olmalıdır (Söz.m. 2/1).Talep eden devlet hukuku ile Türk hukukuna göre, üst sınırı bir yıl veya daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlardan dolayı iade talebi kabul edilebilir.
4. Fiilin Kovuşturulabilir Bir Suç Olması
Geri vermenin mümkün olabilmesi için yalnızca çifte suçluluk ilkesinin gerçekleşmiş olması yeterli değildir. Aynı zamanda, her iki devletin hukukuna göre suç teşkil eden eylemin, kovuşturulabilir olması da aranır. Bu devletlerden birisinde kovuşturulma kabiliyetini kaybetmiş bir suçtan dolayı geri verme mümkün olmayacaktır.
D-SUÇLULARIN İADE EDİLEMEYECEĞİ HALLER
6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’nun 11. Maddesinde düzenlenen iadenin kabul edilemeyeceği hâller;
MADDE 4- (1) Yabancı devletlerin adlî iş birliği talepleri;
a) Türkiye’nin egemenlik hakları, millî güvenliği, kamu düzeni veya diğer temel çıkarlarının ihlal edilmesi, hâllerinde reddedilebilir.
MADDE 8- (1) Adlî yardımlaşma talepleri hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:
f) Kişi hakkında Türk mahkemelerince verilen mahkûmiyet veya beraat hükmü bulunması ya da suçun affa veya zamanaşımına uğramış olması hâlinde, aynı fiile ilişkin adlî yardımlaşma talepleri yerine getirilmeyebilir.
MADDE 11- (1) Aşağıda sayılan hâllerde iade talebi kabul edilmez:
a) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, iadesi talep edilen kişinin Türk vatandaşı olması.
b) İadesi talep edilen kişinin ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasî görüşleri nedeniyle bir soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence veya kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması.
c) İade talebine esas teşkil eden fiilin;
1) Düşünce suçu, siyasî suç veya siyasî suçla bağlantılı bir suç niteliğinde olması,
2) Sırf askerî suç niteliğinde olması,
3) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmesi,
4) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç olması,
5) Zamanaşımı veya affa uğramış olması.
ç) İadesi talep edilen kişi hakkında, talebe konu fiil nedeniyle daha önce Türkiye’de beraat veya mahkûmiyet kararı verilmiş olması.
d) İade talebinin, ölüm cezası veya insan onuru ile bağdaşmayan bir ceza gerektiren suçlara ilişkin olması.
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi’nde (SİDAS) düzenlenen iadenin kabul edilemeyeceği hâller;
1. Suç kısmen veya tamamen iade talep edilen devlet ülkesinde işlenmiş ise, bu devlet suçluyu iade etmeyebilir (Söz. m. 7/1).
2. İade talebine konu olan suç iade talep eden tarafın ülkesi haricinde işlenmiş ise, ancak kendisinden iade talep edilen taraf mevzuatının, ülkesi dışında işlenen aynı türden bir suçun takibine müsaade etmemesi veya talep mevzuunu teşkil eden suç için iadeye cevaz vermemesi halinde iade ret olunabilir (Söz. m. 7/2).
3. Kendisinden iade talep edilen taraf, iade talebine sebep olan bir veya birkaç fiilden dolayı suçlu hakkında tahkikat yapmakta ise, iade talebi reddedilebilir (Söz. m. 8)
4. Talep edilen şahıs hakkında, iade talebinde bulunan devletin yetkili makamlarınca iade talebine sebep olan bir veya birkaç fiilden dolayı nihai olarak karar verilmiş ise iade söz konusu olmaz. Fakat kendisinden iade talep edilen tarafın yetkili makamlarınca aynı fiil veya fiiller hakkında tahkikat yapılmamasına veya yaptıkları tahkikata son verilmesine karar verilmiş ise iade talebinin ret edilmesi mümkündür (Söz. m. 9).
5. Dava veya cezanın, kendisinden iade talep edilen taraf veya iade talebinde bulunan taraf mevzuatına göre zamanaşımına uğramış olması halinde iade söz konusu olmaz (Söz. m. 10).
6. Talep eden tarafın kanununda iade talebine sebep olan fiilin ölüm cezasını müstelzim olmasına mukabil, kendisinden iade talep edilen tarafın mevzuatında ölüm cezasının bulunmaması veya bu memlekette işler cezasının umumiyetle tatbik edilmemesi halinde ancak talep eden taraf ölüm cezasının infaz edilmeyeceğine dair talep edilen tarafa kâfi teminat verdiği takdirde iade yapılabilir (Söz. m. 11).
7. İadeye konu olan suç bakımından talep eden veya edilen devlette genel af çıkarılmış ise suçlu iade edilmeyecektir.
Türk Ceza Kanunu’na göre yargılamanın Türkiye’de yapılacağından iadenin kabul edilmeyeceği hâller;
1. Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk Kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır (TCK m. 8/1).
2. Bir yabancı, 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk kanunlarına göre aşağı sınırı en az bir yıl hapis cezasını gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye'nin zararına işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde, Türk kanunlarına göre cezalandırılır. Yargılama yapılması
Adalet Bakanının istemine bağlıdır. (TCK m. 12/1).
E- SUÇLULARIN İADE EDİLME USULÜ
1. İADE KARARINDA TALEP VE KARAR SÜRECİ
Difuzyon mesajı, bir suç işlenmesi veya bir olayın meydana gelmesinin hemen akabinde kırmızı bülten çıkarılana kadar, ilgili kişi veya kişilerin geri verme amacı ile arattırılması, kaçan sanıkların yakalanması ve herhangi bir gecikmeden kaynaklanabilecek zaman kayıplarının önlenmesi amacıyla, yine kırmızı bülten için aranan genel şart ve ölçütler çerçevesinde ve süresi bir yıl geçerli olmak üzere ilgili devlet Interpolleri tarafından bölgelerindeki ve genel Interpollere gönderilen bir yazıdır.Kırmızı Bülten, bir ülkenin adli makamlarınca aranan hükümlü, şüpheli veya sanıkların ilgili ülkeye geri verilmesi amacıyla görüldüğü yerde yakalanması için İnterpol Genel Sekreterliği tarafından, İnterpol Ana sözleşmesinin 3. maddesi uyarınca çıkartılan, aranan şahısların açık kimliği ve isnat edilen suça ilişkin adli bilgiler, ilgililerin bulunduğu yer tespit edildiğinde alınması gereken tedbirler ile mevcutsa fotoğraf ve parmak izi fişlerini içeren bir bültendir.Talepname, iadeyi talep eden devlet tarafından bu şahsın ülkesinde bulunduğu devlete verilen ve ilgili şahsın kendi ülkesine teslim talebini içeren yazılı bir belgedir.Talepname hazırlanırken, iadeye konu olaylar Türk hukukuna göre hangi suça karşılık gelmekte olduğu, suçlamaya ilişkin olay, yer, zaman, eylem ve mağdur bilgilerine yer vermesi gerekmektedir.Söz konusu unsurlara yer verilip verilmediği mahkemece resen nazara alınma yasal zorunluluğu kapsamındadır.
SİDAS m. 12 “İade talebi yazılı olarak ve diplomatik yollardan yapılacaktır. İki veya daha fazla taraflar arasında doğrudan doğruya anlaşma suretiyle diğer bir talep şekli tespit edilebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.
Yine SİDAS m. 12’de talepnameye eklenecek belgeler sayılmıştır.
“ a) İade talep eden tarafın kanunlarına uygun surette ısdar edilmiş ve infaz kabiliyetini haiz bir mahkumiyet kararının veya tevkif müzekkeresinin yahut aynı tesiri haiz diğer her hangi bir kararın aslı veya tasdikli sureti;
b) İade talebine sebep olan fiillerin işarı. İka edildikleri yer ve zaman hukuki tavsifleri ve bunlara tatbik olunacak kanunî hükümler mümkün olduğu kadar sarih bir şekilde gösterilecektir;
c) Tatbik edilecek kanunî metinlerin bir sureti veya bu mümkün değilse, tatbik olunacak hukukun izahı ve ayrıca talep olunan şahsın mümkün olduğu kadar sarih eşkâli ile milliyetini ve hüviyetini tespite yarayacak diğer bütün malumat.”
İade talebi açısından belki de en önemli konu, talepname ve ekinde yer alan evrakların doğru bir şekilde tercüme edilmiş olmasıdır. Talepname ve eklerin doğru ve anlaşılır şekilde tercüme edilmemesi durumunda,evrakların usulüne uygun tercüme edilerek gönderilmesinin sağlanması yahut iade yargılamasını yürüten Ağır Ceza Mahkemesi eliyle tercüme ettirilerek olayın gelişiminin anlaşılmasına olanak sağlayacak bir metne dönüştürülmesi gerektiği söylenebilir.Talepname ve Ekinde Yer Alan Evrakların iade talep eden devlet nezdinde, talep edilen kişi hakkında yürütülen bir adli tahkikatın sürdürülmesi yahut verilen kararın infaz edilmesi amacıyla gündeme
gelebilir. Bu kapsamda talepnamenin, iade talep edilen devletin, iade şartlarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde ve ikili anlaşmalarda öngörülen esaslar nazarında değerlendirmede bulunabilmesine imkan sağlayacak netlikte olması gerekir. Dolayısıyla iade talepnamesinin, iade talebinin dayanağını oluşturan adli tahkikat yahut mahkumiyet hükmü hakkında detaylı bilgi içermesi zorunludur. Talepname, talep eden ve edilen devletler arasında, anlaşmalarla tayin edilen, anlaşmanın bulunmaması halinde karşılıklı olarak benimsenen usullere göre iletilir. Ardından, genellikle karar verecek makama iletilmek üzere ilgili devlet Adalet Bakanlığına gönderilir. Adalet Bakanlığı ise evrakı, karar vermeye yetkili iç hukuk makamına iletir. Görüldüğü üzere hem adli hem idari mercilerin dahil olduğu bu süreç “karma sistemi” oluşturmakta olup Türk Hukukunda da bu sistem kabul edilmektedir.
Türk hukuku bakımından, Türkiye’nin talep edilen devlet olması durumunda da geri verme konusunda ilk inceleme Adalet Bakanlığı tarafından yapılmaktadır. Bu incelemenin esasını geri vermeye elverişlilik denetimi oluşturmaktadır. Bu ilk incelemeden sonra, belirlenen kurallara uygun olarak geldiği tespit edilen ve eksiği varsa ilgili devlete tamamlattırılan talep, mahkemenin bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmekte, savcılık tarafından yetkili ve görevli mahkemeye iletilmekte, bu mahkemece ilk karar verilmektedir. Talebin incelenmesi işlemi, talebe konu kişinin bulunduğu yerdeki ağır ceza mahkemesi tarafından yapılmaktadır.Ağır ceza mahkemesince iade talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi hâlinde, bu kararın yerine getirilmesi, Dışişleri ve İçişleri bakanlıklarının görüşü alınarak Adalet Bakanının teklifi ve Cumhurbaşkanının onayına bağlıdır. Merkezî Makam iade talebinin kabul veya ret edildiğini, talep eden devlete ve iadesi talep edilen kişiye bildirir.
2. KORUMA TEDBİRLERİ
İadesi talep edilen kişinin kaçması ve izinin kaybedilmesinin önlenilebilmesi açısından kişi hakkında 5237 sayılı TCK madde 18/6- 7 hükümleri uyarınca tutuklama, gözaltı, yakalama, arama gibi her türlü koruma tedbirlerine karar verebilir. Adli kontrol, niteliği açısından bir yargılama tedbiri olarak kabul edilmektedir. Adli kontrol uygulamasında temel amaç, tutuklamanın ağır sonuçlarını ortadan kaldırmaktır. 5271 sayılı CMK’nın 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir (CMK m.109/1).İade sürecinde kişinin tutuklanması durumunda teslime kadar geçen süre içindeki tutukluluk durumu, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından otuzar günlük sürelerle incelenir. Ağır ceza mahkemesinin iade talebinin kabulüne ilişkin kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde iade kararı verilmemesi hâlinde kişi hakkındaki koruma tedbirleri kaldırılır. Toplam tutukluluk süresi, kişinin iade talebine konu suçtan dolayı alabileceği veya mahkûm olduğu cezanın infaz süresini geçemez.
3. KİŞİNİN TESLİMİ
Ağır ceza mahkemesi tarafından geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verildiği takdirde, mahkeme kararının kesinleşmesi ve diğer başvuru yollarının da sonuçsuz kalması sonrası Bakanlar Kurulu kararnamesi ile kişinin tesliminin kabulüne ve bu arada hangi devlete teslim edileceğine karar verilir. Eğer ki; İadesine karar verilen kişinin, kararlaştırılan tarihte haklı bir neden olmaksızın iadeyi talep eden devlet tarafından teslim alınmaması hâlinde, bu tarihten itibaren otuz gün sonra mahkemece kişi hakkında verilen koruma tedbirleri kaldırılır.Kişini teslimine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra, teslim kararı, Adalet Bakanlığı tarafından yazıyla hem diplomatik kanaldan, hem de Interpol kanalıyla talep eden devlete bildirilir ve teslim için uygun tarih önerilerinin bildirilmesi istenilir. Talep eden devlet tarafından önerilen tarihler, teslim edecek ve teslim alacak görevlilerin kimlikleri ve teslim yeri konusunda iki devlet Interpolleri arasında yazışma yapılarak teslim günü konusunda kesin mutabakata varılır ve kişi kolluk görevlileri eşliğinde ilgili devlete teslim edilir. İadesine karar verilen kişi hakkında, başka bir suç nedeniyle Türkiye’de ceza soruşturması veya kovuşturması ya da infazı gerekli bir hapis cezası bulunması veya kişinin seyahat edebilecek durumda olmaması hâlinde, Merkezî Makam tarafından teslimin ertelenmesine karar verilebilir. Bu karar, kişiye ve talep eden devlete bildirilir. İade talebine konu suç bakımından ispat aracı olarak yararlı görülen veya suçun işlenmesiyle elde edilen ve kişi yakalandığında üzerinde ele geçen ya da daha sonra ortaya çıkan eşya, talep eden devlete teslim edilebilir. Türkiye’de yürütülmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bakımından zorunlu olduğu takdirde eşyanın teslimi ertelenebilir.
F- İHTİSAS(HUSUSİLİK) PRENSİBİ
Hususilik kuralı, suçluların geri verilmesi müessesesini sınırlayan, daha doğrusu geri verilen devletin uygulamasını kayıt altına alan bir müessese olarak kabul edilmektedir. Hususilik kuralı insan haklarının korunmasının yanı sıra kişiyi geri veren devletin de iradesini korumaktır. Dolayısıyla ahde vefa prensibi gereğince suçlunun iadesi talep edilen devletin iradesine değer vermek ve bu irade doğrultusunda hareket etmek gerekir.Hususilik kuralı, uyulması zorunlu bir kural olarak ilk defa İspanya ile Fransa arasında imzalanan 1850 tarihli Geri Verme Anlaşmasında yer almıştır.
Hususilik prensibi SİDAS m. 14/1’de “İade edilen şahıs iadeden evvel ika ettiği ve iadeye esas olandan başka bir fiilden dolayı takip veya muhakeme edilemeyeceği gibi bir ceza veya emniyet tedbirinin infazı için tevkif edilemez ve kezalik herhangi bir surette hürriyeti kısılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
SİDAS m. 14/1-a “İade eden tarafın buna muvafakat etmesi. Muvafakati istihsal için bir talepte bulunulacak ve buna 12 inci maddede mezkûr belgeler ile iade edilen şahsın suçu mütaallik olarak yaptığı beyanın zaptı eklenecektir. Muvafakat ancak şahsın talep edilmesine sebep olan suçun bizatihi bu Sözleşmeye göre iadeyi icap ettirmesi halinde gösterilir.”
Yine SİDAS m. 14/1-b “İade edilen şahsın, nihai olarak serbestisine kavuşmasını takip eden 45 gün zarfında iade edildiği tarafın arazisini elinde imkân olduğu halde terk etmemesi veya terk ettikten sonra buraya geri dönmesi halinde” ihtisas prensibinden faydalanamaz.
G-RIZAYA DAYALI İADE (6706 S.K. M. 17)
Kişi, iadeye rıza göstermesi hâlinde normal iade usulü uygulanmadan talep eden devlete iade edilebilir.Ağır ceza mahkemesince kişiye, Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen haklarıyla birlikte rızaya dayalı iadenin mahiyeti ve hukukî sonuçları anlatılır. Kişiye rızaya dayalı iade usulünü kabul edip etmediği sorulur.Mahkeme, kişinin rızaya dayalı iade usulünü kabul etmesi üzerine bu Kanun ve Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşma hükümlerine göre iade talebinin kabul edilebilir olup olmadığına karar verir. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabilir. Kararın kesinleşmesi hâlinde iade evrakı Merkezî Makama gönderilir.Rızaya dayalı iade usulü uygulanarak verilen iade kararının yerine getirilmesi, Merkezî Makamın onayına bağlıdır.
H- KONUYA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
"Devletin egemenlik hakkıyla ilgili bu kuralın işletilebilmesi için iade talepnamesinde ve kararında geri vermeye konu edilen suçların ika edildikleri yer, zaman ve hukuki tavsiflerinin açıkça gösterilmesi gerekir. " (YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ E. 2009/5426 K. 2010/6126 T. 12.7.2010 )
"İade talepnamesinde ve kararında geri vermeye konu edilen suçların ika edildikleri yer, zaman ve hukuki tavsiflerinin açıkça gösterilmesi gerektiği ve geri verme talebinde sanığın Azerbaycan Cumhuriyeti Ceza Kanunu'nunda düzenlenen zimmet ve görev sahtekarlığı suçlarını işlediği ve bunlardan dolayı takip altında bulunduğu bildirilerek iadesi istendiği halde, kararda suçların işleniş biçimleri ve hukuki tavsiflerinin sarih ve iade sonrası yapılacak yargılamanın kapsamını belirleyecek şekilde gösterilmemesi hukuka aykırıdır." (YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ E. 2012/2121 K. 2012/4028 T.19.4.2012)
"Sanığın iadesine konu silahlı terör örgütü olduğu iddia edilen örgütün kuruluşu,yapısı amacı,faaliyetleri ve eylemleri hakkında somut bilgi ve belgeler temin edilmeden ;iade dosyasındaki tanık beyanlarının aslı veya onaylı örnekleri getirtilmeden;fotoğrafta patlayıcı oldukları belirtilen maddelerin ne suretle ele geçirildiği, niteliği ve patlayıcı olup olmadığına dair uzman bilirkişilerce hazırlanan inceleme raporu bulunup bulunmadığı sorgulanmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi ,hükmün bu sebeplerden bozulmasına." (YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ 2016 /7545 E.2017 / 211 K. VE 23.01.2017 TARİHLİ KARAR)
"Rusya Federasyonu Başsavcılığının 28/12/2018 tarihli yazısı ekindeki soruşturma sürecine ilişkin aslı ve tercümesi bulunan evraklardaki tercümenin yetersiz olup yeniden tercüme yaptırılmasında zorunluluk bulunması...” (YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ 25.09.2019 TARİH VE AYNI YIL 3174/3947 )